Lucy


"Lucy" filmine gittim. Bir Fransız yapımı bilim kurgu filmi. Lucy ismi, belirlenen ve insana en yakın olan dişiye verilen isim. Film için iyi seçim olmuş. Çünkü filmde sık sık tarih öncesi dönemlere, maymunlara, ejderhalara, dinazorlara yer verilmiş. Lucy'nin kanına karışan ve beyninin % 100'ünü kullanmasını sağlayan sentetik CPH4 maddesinin bir bebeğin anne karnındaki nörolojik gelişimini sağlayan etken madde olduğu belirtiliyordu filmde. 



Filmle ilgili eleştirilerde "bir bilimkurgu skandalı" lafı bile ediliyor. Aksiyonu bol bir film. Saçma yönü çok ama hoş vakit geçirtmesinin yanısıra düşündürücü de. Beyin kapasitemizin tamamını kullanabilseydik neler olurdu acaba diye düşünüyor insan doğal olarak. 

Çinlilerle Fransızların bir sorunu mu var acaba? Neden Çinliler bu kadar kötü adam rolündeler filmde? Son zamanlarda Çince öğrenme daha doğrusu biraz alfabeyi çözme, biraz da Çince dinlerken duyduğum sesleri kavrama çabalarımın sonucunda onlara yakınlık hissettiğimi düşünüyorum. Asıl yakınlığım Feng Shui'den kaynaklanıyor esasen. Doğanın sonsuz gücüne ve kendi kurallarına duyduğum hayranlık ve bu güce uygun düzenlemeler beni cezbetmişti. Halen çok bilinçli olmasa da ufak tefek feng shui uygulamaları yapıyorum evde. Bir başucu kitabım var bu konuda, açar okurum, yakınlarıma da anlatırım. Onların evleri için, hastalıklardan korunmaları, evlerinin bereketli olması için küçük objeler alırım. Bazen dalga geçmelerine de vesile oluyorum ama neyse. 

Bu arada, Çince sözlükte farklı yazılsa da "feng" diye okunan, birbirinden farklı anlamları olan yüzlerce kelime olduğunu görünce çok şaşırdım. Sözlükte 35 sayfa feng var. Çinliler çok mu akıllılar acaba? Bu kadar karmaşık bir alfabeyle okuyup yazmaları bunun en önemli göstergesi. İnanılmaz bir şey. Çince dili bile onların beyinlerinin kapasitelerini, görsel hafızalarını, Latin alfabesiyle okunup yazılan dillere göre daha fazla kullanmalarını gerektiriyordur. 

Bu beyin kapasitesi konusuna takıntılıyım bugünlerde. Kendimi yemek yaparken, ütü yaparken, bahçeyle uğraşırken, briç oynarken, kitap okurken, Çince öğrenirken sıklıkla beynim şimdi olduğundan hiç olmazsa %20 daha fazla kapasiteyle çalışsaydı bu yaptığım işleri nasıl yapardım diye düşünürken buluyorum. Hayaller kuruyorum. Her şey nasıl da kolaylaşıyor hayallerimde. Ama sadece ben değil, herkes öyle olmalı sonucuna varıyorum hayal ederken. Falan. İşte öyle. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yine Tuba Ağacı

Tuba ağacı

Tarabya hakkında yazarken