Tarabya
Malvine, geceyarısını geçerken mutfağa geldi. Servis sırasında taktığı önlüğü çıkarıp masaya koydu. İri ayakları, meyhaneden yolun karşısında, Tarabya koyunun kıyısına yerleştirilmiş masalara tabakları, bardakları taşımak için hiç bir zaman saymadığı geliş geçişler yüzünden şişmiş, yorulmuşlardı. Malvine, anne, babası ve küçük oğluyla Fener’de yaşıyordu. Eşi yoktu. Patronu Neo, hafta içinde iki gün izin yapmasına, oğlunu, ailesini görmesine müsade ediyordu. Malvine, çalışkan, akıllı ve müşterilerin sevdiği bir garsondu, iri cüsseli bir kadındı, güçlüydü. Neotolemus, Tarabya’nın bir balıkçı köyü olduğu zamanlardan beri burada yaşıyordu. Babası Niko, köyün en iyi balıkçısıydı. Neo’nun işlettiği bu meyhaneyi babası Niko açmıştı. Uzun yıllar, annesi mutfakta, bir çırak ve iki garsonla beraber gün boyu nefis mezeler hazırlardı. İkram edilecek balıklardan, pişirilmelerinden baba Niko sorumluydu. Neo, onlardan öğrendi bu işi. Anne ve babasını arka arkaya kaybettikten sonra geçti işi...