Doğum, Anne Olmak
Yaklaştıkça
doğumun gözlerin hep takvimde
Gündüz
hayalinde gece düşünde
İçinde
bir alem var seziyorum hep bunu
Meraktasın
her an ne olacaktır sonu
Alem
böyle çoğalmış bin türlü zahmetlerle
Kimi
bahtiyar olmuş kimi bin türlü dertle
Dilerim
bekliyordur seni çok mutlu günler
Dolu
olsun yüzünde en tatlı gülücükler
Nihayet
geldi beklediğimiz gün
Sen
de anne oldun mutlu ol, övün
Ömür
boyu mutluluk, eviniz şen olsun
Tekrar
tekrar söylerim bu günün kutlu olsun
Bu
şiir sevgili rahmetli anacığımın, ilk doğumumda bana yazdığı şiir. İlk iki
kıtasını doğumdan önce yazmış, son kıtayı doğumdan sonra. Ve bana 26 Şubat 1989
tarihini ve imzasını atarak hediye etmişti. Canım anacığım. Bana, anneliğe ve
aileye verdiği değeri ve sevgiyi anlattığı
bu şiirin sonsuz kıymetteki anlamını bugünkü aklımla daha iyi algıladığımı
düşünüyorum. Aynı zamanda kendi çocuğunun her zaman mutlu olması ve evinde
ailesiyle şenlik içinde bir yaşam sürmesi dileklerini de ne güzel ifade etmiş.
Evlendikten
hemen sonra hamile olduğumu öğrenmiştik. Hani bir şarkıda “senin doğum
hikayelerin, benim askerlik anılarım anlatmakla bitmez” der ya. Hamilelilk
süreci de ayrı bir uzun hikaye. İnsan o günleri hızla yaşarken, her şeyin ayrı
ayrı farkında olamıyor. Ama insan zihni öyle bir şey ki, unutmuyor. Çok şükür
ki unutmuyor. Unutmak en kötüsü. İyisiyle kötüsüyle hatırlayabilmek çok güzel.
En güzeli ise hep iyi şeyleri hatırlamak. Kötü olanları zihninin çok çok
arkalarına atıvermek gerekiyor. Her konuda böyle yapmak lazım bence.
Hamilelik
sürecinde kendi hesabımla 9 ay 10 günü tamamladıktan sonra, 5 gün geçer, 10 gün
geçer, bebekten haber yok, içeride mutlu belli ki. İşte o zamanlarda gözlerim
gerçekten de takvimdeydi. Anacığım beni rahatlatmaya çalışıyordu. Ne kadar da
aklı başındaydı o zamanlarda. Babam da işlerini tasfiye etmişti, birlikte sık
sık bize gelirlerdi. Anacığım yakası kürklü, yumuşak dokulu şık siyah paltosuyla
kapıda görününce nasıl içim rahatlardı. Çocuk doğurmanın dünyanın en normal
şeylerinden biri olduğunu, kadınların tarlalarda kendi başlarına doğum
yaptıklarını anlatırdı. Doğum sancılarım başladığında da, hastaneye gitmeden önce
gidip annemi evinden almıştık. Hastanede uzun süre sancı devam etti. O arada
eşime ve anneme bebeğin geleceği yok, eve gidin dinlenin, gelirsiniz dedim.
Gittiler onlar da. Onlar gitti, 1 saat sonra siyah saçlı minicik, güzel
bebeğimi doğurdum. O zaman cep telefonu da yok. Yanımda yatan hasta eve telefon
edip haber verdi. O arada bebeğim yıkanmıştı ve kucağıma vermişlerdi. İşte o an
hissettiğim, hayatımda bir kez de ikinci bebeğimi kucağıma aldığımda yaşadığım
inanılması ve anlatılması güç bir duyguydu. Üzerime yatırdım, nefes alışını,
kıpırdanışını, küçücük vücudunu hissettim bebeğimin. Mutlu olmak ve övünmek
işte buydu, annemin şiirinde anlattığı.
İkinci
bebeğimin doğumunda annem ve ablam İstanbul’a geldiler. Annemin o zaman henüz
anlamadığımız Alzheimer’dan kaynaklı farklı davranışları vardı. Ama yine de
iyiydi. Eve tamirci geleceği için biz doğuma giderken annem evde kalmıştı. Sık
sık evi arıyorduk, bir ara telefonlara cevap verilmeyince eşim eve gitti
bakmaya. İşte o sırada ben doğurdum. Bu sefer yalnız değildim, ablacığım vardı yanımda.
Zaten ikinci doğumda anne tecrübeli oluyor. Ablam yanımda.
Birinci
çocuk her konuda ilk. İlk kez anne olmak, bir bebeği yaşatmanın ve büyütmenin
ağır sorumluluğu. Bu sorumluluğu sadece benim üstlenmek istemem. Babasından
başka kimselerin bebeğimi kucağına almalarını istememem. Aynı bazı
belgesellerde yeni doğurmuş hayvanların bebeklerine kimseleri yaklaştırmak
istememesi, saldırgan davranması gibi bir tutum. Hayvan olsan çığlık atarsın,
yaklaşanı tırmalarsın, tepelersin falan. O derece saldırgan ve korumacı bir ruh
hali. Çocuk bir kaç yaşına gelene kadar süren bir duygu durumu. Sonra zaten
rahatlıyorsun, kendine ve çevrene güveniyorsun. Aslında başkaları da sevmek
istiyor. Başkaları dediğim de en yakınları. Ama annelik böyle bir şey işte.
Ben
doğum yaptığımda annem 63 yaşındaydı. Ve bakın şiirinde nasıl bir korumacı,
kollamacı tutum var. Aman çocuğum evinde mutlu olsun, artık çocuğu da var, aman
evi şen olsun, her şey tamam olsun. Anacığım ölene kadar bu duyguyla yaşadı.
Eminim tüm anneler öyledir. Mayıs’a çok var ama ben şimdiden dünyaya çocuk
getiren, onları bin bir emekle, sevgiyle büyüten tüm annelerin anneler gününü
kutluyorum. Bu yıl anneler gününde büyük kızımla New York’u turluyor olacağız
inşallah. Ama küçük kızım olmayacak. Neyse onunla her zaman beraberiz.
Çocuklarım iyi ki varsınız! İyi ki doğurmuşum sizleri...
Yorumlar