Sakınmak

Gençliğimde bağımsız olmayı çok severdim. Ebeveyn baskısı çok sıkıcıydı. Annemin “kız dediğin sabun kokar, sigara kokmaz” diyerek beni tiryakiliğimden vazgeçirmeye çalışması, babamın hava kararmadan evde olmam gerektiği konusundaki kuralları çok boğardı beni. Üstelik annemle çok yakın bir ilşkimiz vardı, her şeyimi paylaşırdım. Akıllı bir kadındı ve beni çaktırmadan yönetirdi. Ama çaktırmadan.  Şimdi ben de iki genç kız annesiyim. Ebeveyn olmanın ne kadar zor olduğu yaşayınca anlaşılıyor. “Reşit oldun ve artık hayatının sorumluluğu sende” diyemiyorsun çocuğuna. Onun hayatını en rahat, en korunaklı şekilde yaşaması için elinden ne geliyorsa yapıyorsun, hiç bir şey yapamazsan delice dua ediyorsun arkasından, pozitif enerjiyle dolmalarını sağlamaya çalışıyorsun. En sevdiklerinden bile sakınmaya çalışıyorsun. Hele ki bir yerlerden, birilerinden zarar görecek kaygısı az biraz delirme noktasına getiriyor insanı. Bebekliklerinde hastalıklardan koruma, iyi beslenmesi üzerine yoğunlaşan çabaların, büyüdüklerinde onları her türlü zararlıdan koruma çabasına dönüşüyor. Adeta bir matriks, bir grid oluşturuyorsun kafanda, sanki her ileri hamleyi düşünmen gereken bir satranç oyunundasın gibi. Bir de çocuğun çok uzaklardaysa, ihtiyacı olduğunda yanında olamamanın çaresizliği var ya, bu çok daha zor geliyor insana.



Yorumlar


Annem geldi aklıma, biz de çok yakındık ve o da beni çaktırmadan yönetirdi. Ve haklısın anne olmak ne zor. Çocuk kız olsun, erkek olsun fark etmiyor. Anne olmak zor..

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yine Tuba Ağacı

Tuba ağacı

Tarabya hakkında yazarken