Yaşlanmak, yaş almak v.s.
Geçenlerde verandada yeni boyadığım saçlarımın renginin güneş ışığında nasıl göründüğünü merak ettim. Ayna yok yanımda. Cep telefonumdan fotoğrafımı çektim, selfie yani. Görüntüm beni dehşete düşürdü. Saç rengimle falan ilgilenemeden derhal sildim pozumu. Adeta bir zombiye benziyordum. Kırışıklıklar, boz bir cilt rengi, lekeler. Aman Allahım. Bir moral bozukluğu yaşadım. Eve girip kremlerimi sürdüm, göz kalemimi çektim. Göz altı kapatıcımı sürdüm. Allık sürdüm. Oh be, kendimi iyi hissettim birden. Ancak ne var ki, o görüntü gözümün önünden bir türlü gitmiyor.
Bir iki gün sonra, ilk çalıştığım yerden bir arkadaşımın halen mail listesinde olduğum için güzel paylaşımlarından biri daha geldi. Yabancı artistlerin eski ve günümüzdeki hallerini gösteren fotoğraflarından oluşan bir sunum. Tabi yeni halleri de bol makyajlı ya da rötuşlu falan. İnsanlar yaşlandıkça ne kadar değişiyorlar. Üstelik zamanında yaptırdıkları onca estetik müdahaleye rağmen. Bundan kaçış olmadığını ve doğal olarak hepimiz için yaşanan bir süreç olduğunu idrak etmeye yarıyor. Ben o sunumdan ve ayrıca bizden de bir kaç sanatçı fotoğrafı aldım buraya. Filiz Akın'ı da alayım dedim. İyi bir örnek olmadı çünkü yeni fotoğraflarında da gayet iyi görünüyor.
Bizim Cüneyt abimiz tam bir jön. Erkeklerdeki değişim daha belirgin çünkü süs, makyaj falan yok. Belmondo ve Connery'deki değişim çok fena geldi bana. Alain Delon da bir Einstein havası var.
Artistler bile böyle olduktan sonra, biz olmuşuz çok mu yani? Öyle güzel yaş almak, yaşlanınca kırışmamak, eski canlılığını korumak falan hikaye. Hikaye değil bilim kurgu demek lazım. Neyse, biz yine de huzurlu, mutlu, sağlıklı olmaya çalışalım.
Hani insan bir konuya focus halde dolanır ve her yerde ona rastlar ya. Osman Müftüoğlu'nun Pazartesi günkü köşesi de yine benim son zamanlardaki takıntı konumla ilgiliydi. Aşağıdaki notları beğendim, biraz komik, biraz moral bozucu ama tamamen gerçek:
- Yaşlılık sizi bulmaz, siz yaşlılığı bulursunuz.
- Gençler yakışıklı ve güzeldir. Yaşlılarsa mükemmel ve muhteşem.
- Zerafet kırışıklıklarla birleştiğinde hayranlık uyandırır.
- Genç bir insan roman yazarken otobiyografisini, yaşlı bir insan otobiyografisini yazarken roman yazar.
- Büyükbabam da, dedem de, babam da öldü. Hatta iki amcam ve halamı da kaybettim. Galiba ölüm kalıtsal!
- Önce isimleri unuturuz. Bu kabul edilebilir. Sonra yüzleri unutup telaşlanırız. Ama yine de pek dert etmeyiz. Sıra fermuarı kapatmaya geldiğinde ise kafamız karışır, mahçup oluruz ama esas problem daha sonradır: Fermuarı açmayı unutmak.
- Altmışlı yaşlardan sonra sabah keyifle uyanmak bile başlı başına bir zaferdir, teşekkür gerektirir.
Bir iki gün sonra, ilk çalıştığım yerden bir arkadaşımın halen mail listesinde olduğum için güzel paylaşımlarından biri daha geldi. Yabancı artistlerin eski ve günümüzdeki hallerini gösteren fotoğraflarından oluşan bir sunum. Tabi yeni halleri de bol makyajlı ya da rötuşlu falan. İnsanlar yaşlandıkça ne kadar değişiyorlar. Üstelik zamanında yaptırdıkları onca estetik müdahaleye rağmen. Bundan kaçış olmadığını ve doğal olarak hepimiz için yaşanan bir süreç olduğunu idrak etmeye yarıyor. Ben o sunumdan ve ayrıca bizden de bir kaç sanatçı fotoğrafı aldım buraya. Filiz Akın'ı da alayım dedim. İyi bir örnek olmadı çünkü yeni fotoğraflarında da gayet iyi görünüyor.
Bizim Cüneyt abimiz tam bir jön. Erkeklerdeki değişim daha belirgin çünkü süs, makyaj falan yok. Belmondo ve Connery'deki değişim çok fena geldi bana. Alain Delon da bir Einstein havası var.
Artistler bile böyle olduktan sonra, biz olmuşuz çok mu yani? Öyle güzel yaş almak, yaşlanınca kırışmamak, eski canlılığını korumak falan hikaye. Hikaye değil bilim kurgu demek lazım. Neyse, biz yine de huzurlu, mutlu, sağlıklı olmaya çalışalım.
Hani insan bir konuya focus halde dolanır ve her yerde ona rastlar ya. Osman Müftüoğlu'nun Pazartesi günkü köşesi de yine benim son zamanlardaki takıntı konumla ilgiliydi. Aşağıdaki notları beğendim, biraz komik, biraz moral bozucu ama tamamen gerçek:
- Yaşlılık sizi bulmaz, siz yaşlılığı bulursunuz.
- Gençler yakışıklı ve güzeldir. Yaşlılarsa mükemmel ve muhteşem.
- Zerafet kırışıklıklarla birleştiğinde hayranlık uyandırır.
- Genç bir insan roman yazarken otobiyografisini, yaşlı bir insan otobiyografisini yazarken roman yazar.
- Büyükbabam da, dedem de, babam da öldü. Hatta iki amcam ve halamı da kaybettim. Galiba ölüm kalıtsal!
- Önce isimleri unuturuz. Bu kabul edilebilir. Sonra yüzleri unutup telaşlanırız. Ama yine de pek dert etmeyiz. Sıra fermuarı kapatmaya geldiğinde ise kafamız karışır, mahçup oluruz ama esas problem daha sonradır: Fermuarı açmayı unutmak.
- Altmışlı yaşlardan sonra sabah keyifle uyanmak bile başlı başına bir zaferdir, teşekkür gerektirir.
Yorumlar