Kayıtlar

Eylül, 2012 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Başarı

Resim
Tuttuğun takımın yenilmesine üzülmek, galip gelmesine  sevinmek. Türk sultanlarının, perilerinin Avrupa liglerindeki başarılarından gururlanmak. Ekip çalışmasının, antrenörlerin motive etme ve çalıştırma gücünün, takım ruhunun ve daha bir çok şeyin etkisi sağlanan bu başarılarda çok önemli. Oyuncuların gücü, kuvveti, hırsı, isteği belki bundan da önemli. Yine iş kişisel özelliklere dayanıyor galiba. En iyilerin oynadığı ve iyi yönetilen takımlar için ve çok çalışanlar için başarı kaçınılmaz bir durum. Şans falan hikaye bence. Bu durum, sadece takım sporlarında değil, ekip olarak yapılan her işte böyle. Kızımdan Chicago’dan ayrıldıktan sonra New York’a gittik ve orada yaşadığım en güzel deneyim iki güzel Broadway müzikali izlemek oldu. Evita ve Mamma Mia. Evita’da artık müzikallerde çalışmaya devam kararı veren ve New York’a yerleşen Ricky Martin oynuyordu. Hop on, hop off gezisinde rehber onun yaşadığı rezidansı da gösterdi bize. Bir çok ünlünün nerelerde oturduklarını ö...

Benim küçük, yalnız sincabım

Resim
“İnsanların sorunlarının beni dibe çekmesine asla izin vermedim. Bir şeye hiç fazla üzülmedim. Ama çok yakınlarının hele de çocuklarının sorunları öyle olmuyor” diye not almışım telefonuma. Bir şeye çok üzüldüğümde, sıkıldığımda ve bunu birisiyle paylaştığımda sonradan vicdan azabı duyardım. Çünkü bir şekilde o sorunlar biterdi ya da bir süreliğine de olsa düzelirdi. Hele rahmetli annemi dertlerimle üzdüğümde bu vicdan azabını çok yaşardım, sonra anlatmamayı öğrendim. Geçmesini, dinmesini bekledim. Sanırım bu dünyada çocuğunun yaşadığı sıkıntıları asla unutmayan, onun hayatının hep öyle gideceğini zanneden, üzülen, sakinleştirmeye ve çözüm yaratmaya çalışan tek varlık annedir. Bir insanın evini, çevresel koşullarını ne kadar mükemmel hale getirirsen getir, insan kendi içinde mutlu olmadıkça, ruhunu özgür bırakmadıkça, o çevresel koşullara tam olarak uyum sağlamadıkça hep bir yetersizlik duygusu içinde hissediyor kendini. Bu durum hayattan zevk almasını, odaklanmasını, ins...

Hayatı kolaylaştırmak

Resim
Kendim için her zaman başkalarının hayatlarını kolaylaştırmak için dünyaya geldiğimi düşünürüm. Belki de abartıyorum. En azından kendi ailem için bunu devamlı yapıyorum. Aynı zamanda başkalarının hayatlarını da asla zorlaştırmadığıma inanıyorum. Ama  Amerika’da ev arama, kiralama, eşya alma, taşıma konularında oraya master için giden bir kaç Türk’ten aldığımız destek, yardım, iyilik olmasa bizim için çok büyük ihtimalle bir sürü zorlukla karşılaşacağımız, bir hafta ne kelime, üç haftada asla üstesinden gelemeyeceğimiz bir sürece dönüşebilirdi yerleşmek işi. İşte hayatı kolaylaştırmak bu demek. Aslında kendilerinin ilk gidişinde kimseden yardım görmemeleri de bunda etken olmuş. Biz zorlandık, başkaları zorlanmasın demişler. Biz henüz gitmeden önce bir arkadaşımız vasıtasıyla bağlantı kurduk onunla. Okula en yakın mesafede düzgün, güvenli ev alternatiflerini iletti bize. Masterı biten ve dönecek olan bir sınıf arkadaşının eşyalarını almamızı önerdi. Harika bir fikirdi. Eşya...

Ayrilma zamani

Resim
"Bugun 16 Agustos 2012. Bu dosyaya yazmayali cok olmus. Tam 10 gun. Amerika'da ev kurduk, tatil yapmaya bile basladik. Yarin kizimdan 4 ayligina ayri kalacagim bir surecin baslangici olacak. Kafamda bu ayriligi, yasayacagim ozlemi cok abartmak istemiyorum ama bugun icimdeki sikintinin nedeni bu mu acaba diye de dusunuyorum. Cok fena sikiliyorum, cok. Onu evinde, daha guvenli oldugunu dusundugum bir ortamda biraksaydim daha mi iyi olurdum acaba? Chicago'da iki gun daha kalacak, Pazar gunu donuyor. Biz kucuk kizimla yarin New York'a gidiyoruz. Haftaya 24 Agustos'ta Istanbul'a gidecegiz. Bu bosluk duygusu neden var icimde? " Tablette actigim bu dosyaya yazmayali yine cok zaman gecti. Turkiye'ye donduk bile. Cok gencken Betty Smith'in "Bir genc kiz yetisiyor" romanini okumustum, cok begenmistim. Brooklyn'de geciyordu. Kucuk kizimin okumasini cok istiyordum, yeni bir baskisini aldik ona. Eskisi sanirim hala kitaplikta duruyor, ...

başlangıç

Kizi Amerika'ya mastera giden bir annenin anilari... Aklima bir sey geldiginde o an hemen yazmam gerekiyor. Yoksa dusunceler ucuyor kafamdan. Bu tableti her an yanimda dolastirmam lazim. Insanin degerli buldugu, yazilasi dusuncelerini o anda kaydedememesi aslinda bir kayip. Cep telefonuma sesimi kaydetmeyi deneyebilirim mesela. Sonra oturur yazarim. Yazabilmeyi, buna vakit ayirmayi cok istiyorum. Hatta bir blogum olsun istiyorum. Blog isinin yasadiklarini, resimlerini, dusuncelerini paylastigin, ozel yasamini gozler onune serdigin bir sey olmasini istemiyorum. Facebook'ta fotograf paylasirken bir tur mahremiyetimi koruyamadigim duygusuna kapiliyorum, rahatsiz oluyorum.  Bu nedenle daha edebi bir yani olan, ozele girmeyen guzel bir seyler yazmak istiyorum. Okuduklari zaman beni taniyanlarin yuzlerinde tebessum yaratacak ya da dusundurecek 'vay be bu muymus? Farkli bir bakis acisi' dedirtecek seyler yazmak istiyorum. Bu yazi isine ne kadar zaman ayirabilecegimi ...