Benim küçük, yalnız sincabım

“İnsanların sorunlarının beni dibe çekmesine asla izin vermedim. Bir şeye hiç fazla üzülmedim. Ama çok yakınlarının hele de çocuklarının sorunları öyle olmuyor” diye not almışım telefonuma.

Bir şeye çok üzüldüğümde, sıkıldığımda ve bunu birisiyle paylaştığımda sonradan vicdan azabı duyardım. Çünkü bir şekilde o sorunlar biterdi ya da bir süreliğine de olsa düzelirdi. Hele rahmetli annemi dertlerimle üzdüğümde bu vicdan azabını çok yaşardım, sonra anlatmamayı öğrendim. Geçmesini, dinmesini bekledim. Sanırım bu dünyada çocuğunun yaşadığı sıkıntıları asla unutmayan, onun hayatının hep öyle gideceğini zanneden, üzülen, sakinleştirmeye ve çözüm yaratmaya çalışan tek varlık annedir.

Bir insanın evini, çevresel koşullarını ne kadar mükemmel hale getirirsen getir, insan kendi içinde mutlu olmadıkça, ruhunu özgür bırakmadıkça, o çevresel koşullara tam olarak uyum sağlamadıkça hep bir yetersizlik duygusu içinde hissediyor kendini. Bu durum hayattan zevk almasını, odaklanmasını, insanlarla ilişkiler kurmasını engelliyor.


Benim de son zamanlarda hep aklım kızımda. Tamam çok güzel bir ev hazırladık ona. Bir bisiklet aldı, okula onunla gidip geliyor, küçük alışverişlerini bisikletin sepetine yüklüyor. Ama memleket soğuk, yağmurlu. Islanıyor, üşüyor. Hasta da oldu zaten. Kar, kış yakın. Otobüs saatleri düzenli değil. Araba şart. Günlerdir araba araştırıyor, o oradan, biz de elimizden geldiğince buradan. Sabah kalkıyoruz “whatsapp” mesajları, sonra skype. Akşam o eve gelince tekrar aynısı. Onun en enerjik ve uygun olduğu zamanlarda biz uyuyor oluyoruz. Gün içinde bir şekilde haberleşme devam. Canı sıkılıyor mu, evini, arkadaşlıklarını, İstanbul’u özlüyor mu, yeni arkadaşlıklar kurabildi mi, eğleniyor mu? Türkiye’deyken heralde bu kadar çok görüşmüyorduk ve bu kadar aklım onda değildi. Devamlı onu düşünmek, onun içinde bulunduğu duyguları sanki ben yaşıyormuşum gibi hissetmek, son zamanlardaki ruh halim bu. Devamlı iyi dilekler, pozitif enerji göndermeye çalışmak. Aklıma gelen olumsuzlukları uzaklaştırmaya çalışmak. Tabi bir yandan buradaki yaşam devam ediyor. Aklım ve ruhum büyük kızımla beraber olsa da, buradaki düzen, evimiz, arkadaşlar, her türlü sorumluluk, her şey aynı.

Bu durumdan ötürü sıkıntılı mıyım, hayır hiç değil. Sadece onun bir an önce orada daha mutlu olacağı bir düzeni kurmasını istiyorum. Kafam yine onunla dolu olsun ama mutlu olduğunu, eğlendiğini, güzel yemekler yediğini, sağlıklı beslendiğini, sıkı giyindiğini, derslerden ve işlerden zevk aldığını, gezip tozduğunu, saçlarının dökülmediğini, hasta olmadığını bileyim. Ne çok şey istiyorum. Hepsi olacak biliyorum. Onu çok özlüyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yine Tuba Ağacı

Tuba ağacı

Tarabya hakkında yazarken