Ayrilma zamani
"Bugun 16 Agustos 2012. Bu dosyaya yazmayali cok olmus. Tam 10 gun. Amerika'da ev
kurduk, tatil yapmaya bile basladik.
Yarin kizimdan 4 ayligina ayri kalacagim bir surecin baslangici olacak. Kafamda
bu ayriligi, yasayacagim ozlemi cok abartmak istemiyorum ama bugun icimdeki
sikintinin nedeni bu mu acaba diye de dusunuyorum. Cok fena sikiliyorum, cok. Onu evinde, daha guvenli oldugunu dusundugum bir ortamda biraksaydim daha mi iyi olurdum acaba? Chicago'da iki gun daha kalacak, Pazar gunu donuyor. Biz kucuk kizimla yarin New York'a gidiyoruz. Haftaya 24 Agustos'ta Istanbul'a gidecegiz. Bu bosluk duygusu neden var icimde?"
Tablette actigim bu dosyaya yazmayali yine cok zaman gecti. Turkiye'ye donduk bile.
Cok gencken Betty Smith'in "Bir genc kiz yetisiyor" romanini okumustum, cok
begenmistim. Brooklyn'de geciyordu. Kucuk kizimin okumasini cok istiyordum, yeni
bir baskisini aldik ona. Eskisi sanirim hala kitaplikta duruyor, eski cildi ve uzerindeki
yesil kagit kapagiyla. Kizimin daha cok okumasini istiyorum ve bu romani seveceginden
emindim, ayrica yoksulluk ve yoksunluklar icinde nasil mutlu olunabildigini gormesini
istiyordum. Cunku hala bircok genc gibi bolluk icinde, sevgi seli icinde mutsuzluk
yasamanin ve bunu cevreye hissettirmenin anlamsizligini gormesini de istiyordum.
Okumadi tabi. Duruyordu odasinda.
Amerika'dan donusumuzun 3. haftasinda artik kendi gozlerimle gordugum New York'un,
Brooklyn'in romanin gectigi yer olarak hafizamdan hic silinmedigini, tekrar okumam
gerektigini dusundum, aldim elime. Hani bazi kitaplar agir gider, okurken uyku getirir
ya, o hal icinde kaldigimi hissettim. Okudugum yaslardaki duygularim ve ruh halim
farkliymis demek ki. Neyse okuyacagim er ya da gec. Bu arada, bence inanilmasi zor bir
sey oldu. Dun kitapligin raflarina kizima defter bulmaya gittigimde tam goz hizamdaki
rafta bir kitap gordum, Paul Auster'in "Brooklyn Cilginliklari". Kim aldi, kim okudu,
ne zamandan beri orada hic bilmiyorum. Defterlerle beraber aldim salona geldim.
Okumaya basladim. Kitabi buldugumdan bu yana 24 saat gecmedi, arada aksam yemegi,
cay ve meyve molalari, yedi saat uyku, kahvalti, internette gezinme, bahce sulama gibi
islere harcadigim zamani saymazsak, ha bir de dun aksam izleyemeyip kaydettigim 90
dakikalik diziyi seyrettigim sureyi cikarirsak bu kitabi okumaya cok zaman ayirmamisim.
Ama yarisina geldim. Kendimi cocuklar gibi hissettim birden, "bugun 20 sayfa okudum"
diye ovunmek gibi. Ama uzun lafin kisasi boyle elimden birakamadigim, bir an once
bitirmek istedigim kitap cok olmuyor. Epey var ama cok degil. Boyle kitaplar beni daha
cok yazmaya tesvik ediyor.
Yorumlar