Eğitim
Benim Rokam |
Yeni Zelanda'da sürüş eğitimi almış şoför köpek |
Bugün gazetede bir fotoğraf gördüm. Yeni Zelanda'da kurtarma köpeklerine direksiyon eğitimi veriliyormuş. Köpekler önce tahta otomobillerde vites atma, fren, gaza basma, direksiyonu sağa ve sola döndürme eğitimi alıyorlarmış. Daha sonra kendileri için özel modifiye edilmiş gerçek otomobillerde araba sürüyorlarmış. Köpeklere 10 davranış öğretilip, onları birleştirmeleri sağlanıyormuş. Tabi 200 km hızla gitmiyorlarmış, çok yavaş bir hızla yol alıyorlarmış, olacak o kadar.
Direksiyon başındaki köpekle benim oğlumun benzerliği bir anda dikkatimi çekti. O sırada Amerika'daki kızımla whats app'tan yazışıyorduk, hemen haberin fotoğrafını çektim gönderdim. Aynı Roka.
Sonra aklıma o kadar çok şey geldi ki. Bahçeli bir eve taşındıktan sonra, kızlarım çok istediği için bir köpek almaya karar vermiştik. Taşınma öncesinde Göcek'te tatil yapmaya gittik. Kaldığımız otelin sahipleri bir köpek ve kediyle yaşayan bir çiftti. Kedinin adı Şerafettin, köpeğin adı Paspas'dı. Kediye Şerefsiz Şerafettin diyorlardı. Otel sahiplerinin adını hatırlayamıyorum, Yonca Hanım mıydı acaba? Sanırım otel el değiştirmiş zaten. Yonca Hanım Göcek'te köpeklerin korunması için gönüllü çalışıyordu. Bize sokak köpeği almamızı tavsiye etmişti. Kendisinin Göcek'e gelen Hollandalı turistlere barınaktan köpek verdiğini, bazılarının Hollanda'da koruma köpekleri olarak yetiştirildğini anlatmıştı. Hatta fotoğraflarını göstermişti. Aynı tarihlerde, İzmir'de yaşayan ablamlar da çok sevimli bir sokak köpeği yavrusu almışlardı, adı Efe. Ablam ve eniştem de bize sokak köpeği alın dediler.
Evimizi taşıyınca arayışa giriştik. Önce Yedikule hayvan barınağına gittik. Nasıl bir özveriyle çalışıyorlardı orada, akıl almaz. İstediğimiz gibi bir yavru bulamadık. Sonra bize telefonla ulaştılar, Levent'te bir veteriner kliniğinde bir sokak köpeği yavrusu var diye. 1,5 aylıktı. Karar vermemiz bir hafta sürdü. Aldık. Şimdi 5 yaşında. Onu çok seviyorum.
Hepimiz çok seviyoruz. Kendisi de sevgi dolu bir köpek zaten. Ama Yeni Zelanda'da olsaydı belki de şoför olacaktı benim oğlum.
Aslında, yaşadığım ve düşündüğüm her şeye, bu konuyu blogumda yazabilir miyim gözüyle de bakıyorum. Bunları yazarken ben eğitim almasaydım, okuma yazma bilmeseydim kızımla whats app'tan yazışabilir miydim, bu blogu yazabilir miydim diye düşünüyorum. Hayda, köpekle ve köpek eğitimiyle bağlantı kurdu denilebilir, garipsenebilir belki ama bir köpeğin eğitim alarak kurtarma köpeği ya da şoför olabilmesi, bir meslek edinebilmesi neyse, bir insanın okuma yazma bilmesi de o denli önemli. Düşünüyorum da hala ülkemizde, dünyada okur yazar olmayan o kadar çok insan var ki. Üstelik insan eğitildiğinde uzaya gidebilen bir varlık.
Bu dünya çok ilginç bir yer...
Yorumlar