Çok mu kolay?

  • Kızım bilgisayarı kucağında, yaptığım çikolatalı keki yese.
  • Eşim, sıradışı bir şekilde mutfakta telefonda youtube'dan müzik dinlese bangır bangır, o da söylese. 
  • Ben lap top dizimde salonda yazı yazıyor olsam.
  • Yemek yenmiş, şaraplar içilmiş. Çok lezzetli bir soslu patlıcan müjveri yenmiş olsa. 
  • Üstüne, Tchibo'dan alınmış Türk kahvesi ile yapılmış kahve içilmiş olsa. Harika bir tatta olsa kahve. 
  • O sırada, sevdiğin birine alınabilecek en en güzel hediyenin kahve fincanı olduğu gerçeğini algılasan balkonda sigara ile kahveni içerken ve fincanları hediye eden arkadaşını hatırlarken. 
  • Hatta üstüne mutfaktan Türk Ajda bardaklarında Çin çayı gelse salona.
  • Mutfaktan müziğe detone sesle eşlik eden bir ses gelse. "Kimler geldi geçti, hiçbirisi senin kadar sevilmediiiii" Bilmem ki bu gece sen de sarhoş musun? Bu yolda dönüş yok sen bilmiyor musun?
  • Bu bloga adını veren mastera giden kızımdan hep iyi haberler alsam. Evi sıcak olsa, üşümese, hasta olmasa, arkadaşlarıyla iyi vakit geçirse, projelerini başarıyla yapsa, kodları çalışsa, sınavlarını geçse, sunuşlarında başarılı olsa. 
  • Gündüz Nişantaşı City'sden müptelası olduğum C&A'den aldığım siyah örgü elbiseyi giymiş olsam akşam. Külotlu çorapla. Kızım ve eşim eve geldiklerinde mini örgü elbiseme şaşırsalar. Her gün görmeye alışık oldukları eşofmanlardan farklı bir şekilde karşılasam onları. 


Bunlar gerçekleşmesi çok zor şeyler değil. Basit ama hayatın tadı tuzu buralarda gizli galiba. Türkiye'de ve dünyada olup bitenlere kayıtsız değilim. Çok önemsiyorum. Düşünüyorum. Üzülüyorum da. Özürlü insanları, özürlü çocukların annelerini çok çok fazla hatırlıyorum. Ama böyle basit mutlulukları da yaşamak istiyorum. Bazen fazla olduğunu düşünüyorum. Ama değil. Mutlu olmak, mutluluğa zemin hazırlamak lazım. Herkes bunu hakediyor. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yine Tuba Ağacı

Tuba ağacı

Tarabya hakkında yazarken