Özlem
Canım kızımla 16 Ağustos’ta
Chicago O’hare Havaalanı’nda sıradaki onca insanın bakışları arasında ağlaya
ağlaya, sarıla sarıla, birbirimizi görebileceğimiz her dakikayı kullanmaya
çalışarak ayrılmıştık. Amerika’nın o sıkı güvenlik önlemlerine rağmen,
ayakkabılarımızı çıkardığımız yere kadar, sıranın yanında gelmişti ağlamaktan şişmiş
gözleriyle. Güvenlik görevlileri bir şey demediler bize. Sonrasında küçük
kızımla New York’a gittiğimizde de neden bir hafta daha onun yanında kalmadım
diye kızmıştım kendime.
Yarın 19 Aralık ve evine
geliyor kızım. İçinde bulunduğum ruh halini ve heyecanımı anlatmam kolay değil.
Bu süre içinde her gün, whats app’tan defalarca yazıştık. Haftada bir kaç kez
skype’tan konuştuk. Onu her gün, telefonunu çaldırarak ben uyandırdım. Ben
çaldırıyordum, o kapatıyordu, kapatınca bir bayan sesi geliyordu
telesekreterden “I’m sorry,...” diye. O bayan kim ise artık, Türkiye’den bir
kadının her gün bir kaç kere kendisinin sesini duyduğunu tahmin ediyor mudur
acaba? Kızımı uyandırma görevini seve seve, hiç yüksünmeden yaptım bu süre
içinde. Çevremdeki herkese de mutlulukla anlattım çok normal bir şeymiş gibi.
Bazı günler dersi ya da toplantısı olmasa da aynı erken saatte aradım onu,
uyandırdım, kızdırdım. Telefonunu çaldırdıktan sonra da whats app’tan yazdığım
mesajlarla uyandırma çabalarıma devam ettim. Bu what’s app’taki yazışmalar
topluca e.mail ile gün gün, saat saat text olarak gönderilebiliyor. Fotoğraf
eklediyseniz onlar da geliyor. Çünkü zaman zaman yaşadığımız anları da
resimleyerek paylaştık kızımla. Bunları toplu olarak okuyunca komik oluyor
aslında. Final sınavını evden internet üzerinden yaptı, 48 saat süresi vardı.
Sınav sırasında bir kaç saatlik bir süre içinde yaptığımız what’s app
yazışmalarından bir bölüm aldım aşağıya:
-
1-2 saat uyusan mi acaba
-
Evet iyi olur
-
2 saat mi, yeter mi, uyandiriyim sonra
-
Olur oyle yapalim. Zaten daha fazla uyursam
yetismez
-
Tamam gulum, iyi uykular. Guzel bi uyku
cekersin insallah
-
Sagol umarim :)
-
Uyandiririm 2 saate
-
Tamam
-
Salonda yat, isigi da kapa
-
Oyle yapcam
-
Kizim kalkman lazim, uyandin mi
-
Bi 15 dk daha yatcam 7ye kadar uyuyamadim
-
Kuzum kalk istersen
-
Canim kalk bitir su isi, hadi bebem
-
Kuzum kalk hadi
-
Cok uykum var uhuhu
-
Kalkman gerekiyo ama. Bak istanbulda sana hic
kalk demicem.
-
Haha tamam
-
Kalktin di mi
-
Kizim bak bu onemli, kalkmalisin artik.
Lutfen ama. Bak bi daha yazmicam ama
-
Evet kalktim simdi
-
Oh cok sukur, sevindim valla
Değişik bir dönemdi yaşamımda bu dönem. Zordu ama. Özellikle başlangıçta. Sonraları
daha alıştım. Ekim ayında yanına gitmeye bile niyetlendim. Sonra da geleceği
günü saymaya başladık. Bu arada onun için bir kazak tasarladım. Tasarımla
ilgili bir yazımda harika kuş fotoğrafları yayınlamıştım ve tasarımcılara ilham
olabileceğini düşünmüştüm. Sonra kendim bir şeyler yapamaz mıyım dedim ve
kızımın çok sevdiği kahverengi tonlarına sahip bir kuşun fotoğrafından
esinlenerek ona bir kazak ördüm.
Fakat şunu anladım ki, örgü zor bir iş. Uzun uzun oturmak gerekiyor. Hiç
bana göre değil. Bir kuş daha var, onun da renkleri ve tarzı kızımın seveceği
gibi. Bu sefer kumaşla, daha kısa sürede bir şeyler yapmayı deneyeceğim
becerebilirsem.
Sağlıkla gelsin, tüm zamanımı ona ayıracağım. Evini, salonda battaniyenin
altında kanapede uzanmayı özlemiş. Ona ev için eşofman, pijama aldım. Bir de
kazağı var. Yengesi şallar örüp göndermiş onun için. Ben ev hayal ediyorum ama
tabi dışarıya da çıkacak bu çocuk. Pek çok arkadaşı var, çoğu da yılbaşı tatili
için Türkiye’ye geliyorlar. Her evde bir heyecan, bir mutluluk. Bütün
çocuklarımızın şansları bol, yolları ve bahtları açık olsun.
Yorumlar