Hippi mi, inek mi?

Teknolojinin her geçen gün hayatımızı kolaylaştıran nimetlerini kullanırken çok mutlu oluyorum. Zaman kazandırıyorlar, bedensel olarak yorulmayı engelliyorlar, daha çok iletişim sağlıyorlar, uzağı yakınlaştırıyorlar ve daha pek çok şey. Kendimi bildiğimden bu yana telefon gibi bir aletin sırrını anlamaya uğraştığımı hatırlıyorum, çok komplike bir sistemdi benim için. Bu merakım arabalar veya diğer makinelerin nasıl çalıştığı konusunda yoktu, özellikle telefonu anlamaya çalışırdım. Araştırdım, kendimce buldum çalışma sistemini. Kullandığımız bunca aleti ve aracı yaratan, bulan insanlara sonsuz saygı duyuyorum. Kızımla skype’ta konuşurken, onun yüzünü, hareketlerini görebilirken, bunca uzaklığımıza rağmen bizi yakınlaştıran bu buluşları yaratanlara teşekkür ediyorum.

Her zaman da dünyada bu alanlarda yenilikler yapmaya çalışan yaratıcı insanlardan biri olmayı çok istedim. İnsanlığın yararına somut bir şeyler üreten insanlardan biri olmayı. Tabi bu saatten sonra olabilecek bir şey değil. Umarım çocuklarım olurlar.


Daha önce yayınlanan ve kaydettiğim Steve Jobs röportajını izledim bugün. İzlerken elimde de örgüm vardı. Steve Jobs görse şaşırırdı heralde, evinde örgü örerken onun röportajını izleyen bir ev kadını. Kendimi öyle kaptırmışım ki, röportaj sırasında adam hapşırdı, "çok yaşa” dedim ve güldüm. Dublajı yapan kişi de gerçekçi bir hapşırış sergilemiş, hakkını yememeli. 

Geçen hafta, Milliyet Gazetesi’nin 20. Yüzyıl biterken 31 Aralık 1999 tarihinde gazete eki olarak yayınladığı “Benim Yüzyılım” ekini buldum evde. Steve Jobs’ı izledikten sonra, bu ekte bilgisayar ve internet çağı hakkında neler var diye baktım. 20. Yüzyılın en önemli gelişmesi bu konuydu aslında, her şey bu dönemde başladı ve önemli gelişmeler yaşandı, dergide 2-3 sayfada bahsedilmiş konudan. Time dergisi 1982 yılında “Yılın Adamı” olarak kişisel bilgisayarı seçmiş. Ben göremeyeceğim ama 21. Yüzyıl biterken yayınlanacak böyle bir dergide, 100 yıl içindeki gelişmeler sıralanırken bu konu çok daha geniş bir yer tutacağa benziyor, tutmalı da. Ama belki de öyle olmayacak, o kadar sıradan bir konu olacak ki bu, belki de yüzyılın sonunda fazlasıyla içselleştirilmiş bir olaya dönüşmüş olacak. Önceki yüzyıllarda gemi inşası o denli önemliydi ki, dünya ticareti, seyahatler bununla gerçekleşiyordu, uçak teknolojisi aynı şekilde. Ama bahsettiğim dergide bu konulardaki gelişmeler pek yok, eskimiş oldular 2000 yılına gelene kadar. Hala gemi ve uçak inşası konusunda teknolojik araştırma ve gelişmeler sürüyor elbette. Bilgisayar da öyle olacak belki.


Ama insanlık çalışmaya, üretmeye, yenilikler bulmaya devam edecek. Bilgisayar konusunda da öyle ve bütün yenilikler garajlarda mı bulunacak diye merak ediyorum. Steve Jobs ve adaşı Wozniak öyle, Bill Gates ve Paul Alan öyle. Google ve Facebook ise Stanford ve Harward’da öğrenci oldukları sırada kurulmuş yaratıcıları tarafından, tabi bir kuşak fark var arada.

Apple’ın neden elma logosu kullandığını merak etmiştim, ne çok açıklama ve fikir varmış meğer bu konuda. Steve Jobs’ın aklına dahi gelmeyecek çok sayıda fikir buldum. Aslında sanırım kendi isimlendirme gerekçeleri çok basitti. İzlediğim röportajda Jobs’a “hippi misiniz, inek mi?” diye soruluyor ve beklemeden cevap vermesi isteniyor. Hippiyim diyor ve şunları söylüyor:

“Kendinize hippinin ne olduğunu sorun.  Birçok çağrışım yapan eski bir kelime ama benim için… 60′larda,70 ‘lerin başlarında olanları hatırlayın. Bunu hatırlamalıyız.  Ben bunların büyük bölümünü ergenlik çağımda gördüm. Çoğu burada, burnumuzun dibinde oldu. Bence buna yol açan kıvılcım her gün gördüğünüz şeylerin ötesinde bir şeylerin olmasıydı. Bu hayatta sadece bir iş, bir aile, garajdaki iki araba ve bir kariyerden daha fazlası oluyor. Bu paranın pek bahsetmediğimiz bir diğer yüzü daha var. Ve bunu arada boşluklar olduğunda yaşıyoruz. Her şey düzenli ve mükemmel olmadığında. Arada bir boşluk olduğunda. Bir heyecan yaşarsınız.  Tarih boyunca çoğu insan bunun ne olduğunu bulun dedi. İster Thoreau olsun, ister Hintli mistikler, kim olursa. Ve hippi döneminde bu biraz vardı. Bunun ne olduğunu bulmak istediler. Hayatın ailelerinin yaptıklarından ibaret olmadığını gördüler.    Elbette sarkaç diğer tarafa doğru fazla salındı. Çılgıncaydı ama içinde bir şeylerin tohumu vardı. İnsanların bankacı değil şair olmak istemesine neden olan da bu. Bence bu harika bir şey. Bence aynı ruh ürünlere de konabilir. Ve  bu ürünler üretilebilir.  İnsanlara verilebilir ve onlar da bu ruhu hissedebilirler. Macintosh kullananlarla konuşursanız seviyoruz derler. İnsanların ürünleri sevdiğini pek sık duymazsınız. Gerçekten.  Ama bunu orada hissedebiliyordunuz. Orada gerçekten harika bir şey vardı. Ben sanmıyorum ki çalıştığım gerçekten en iyi olan insanların çoğu sırf bilgisayarlarla çalışmış olmak için bilgisayarlarla çalışmış olsun. Bilgisayarlarla çalıştılar çünkü onlar içinizdeki başka insanların da paylaşmasını istediğiniz bir duyguyu en iyi aktarabilen ortamdır. Bu size mantıklı geliyor mu? – Evet.  Bu şeyleri icat etmeden önce bu insanların hepsi başka şeyler yapacaktı. Ama bilgisayarlar icat edildi ve onlar da geldiler. Tüm bu insanlar bilgisayarlarla okulda ilgilendi. Ya da okuldan da önce ve “Bu bir şeyler söyleyebileceğim bir ortam.” dediler.”

Bu söyledikleri bana göre çok şey ifade ediyor. Tarihe, hayata, insana dair pek çok şey.

Ben örgümü örmeye, yemek yapmaya devam edeyim. Ben bir ineğim galiba. Olsun inekleri de çok severim. Ama hippiler başka! 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yine Tuba Ağacı

Tuba ağacı

Tarabya hakkında yazarken