Reklam
Bloglarda firmaların
pazarlama faaliyetleri kapsamında hazırladıkları reklamlardan, web
sayfalarından bahsetmek ne kadar doğru, yasal kısıtlamaları var mı hiç
araştırmadım. Benim niyetim kötülemek değil, iyi şeyleri yazmak. Bu da onların
amaçlarına ters bir durum olmadığından sanırım sorun olmaz. Olursa çıkarırım
blogdan.
İlk olarak İstanbul’da
Şişhane-Taksim-Hacıosman arasında çalışan metro hattındaki elektronik
bilboardlarda yer alan SÜTAŞ ineklerinden bahsetmek istiyorum. Bayılıyorum
onlara. Zaten inekleri çok severim. Ne cefakar hayvanlardır, tarlalarda çalışırlar,
kağnıları çekerler, eti, sütü, derisi, her şeyi işe yarar. Onlar olmasaydı
bebeklerimizi nasıl beslerdik? Beslerdik bir şekilde, zaten ne acayip ürünler
çıktı bebek maması pazarında, ama iyi ki var bu hayvanlar. Bu cümleler, ilkokul çocuklarının "ineklerin yararlarını say" sorusuna cevabı gibi olmuş. Neyse, SÜTAŞ’ın bu reklamı metronun
açılışından beri var galiba. “Öküzün trene baktığı gibi” sözü ancak bu kadar
iyi kullanılabilirdi.
Her haftasonu, hiç
sektirmeden lise, üniversite arkadaşlarıyla Beyoğlu’nda buluşan, her seferinde
metroyu kullanan ve eminim şimdi Amerika’da hem arkadaşlarını hem de İstiklal’i
deli gibi özleyen sevgili kızım da benim kadar bu ineklerin farkında mıydı,
sever miydi benim gibi? Her blog yazımı oradan okuyup, editörlük yapıyor bana,
şunu düzelt, bunu düzelt diyor. Bu yazıyı okuyunca inek hakkındaki
düşüncelerini alırım bebemden.
Yakın zamana kadar, tren
yaklaşırken “Tren geliyooorrr!” diye yazıyordu sadece. Son zamanlarda yeni
yazılar eklemişler. Daha tren gelmeden önce inek “Bugün ne kadar güzelsiniz!”
diyor. Tren gelirken “Bilin bakalım kim geliyor?” diye soruyor. Ve nasıl şirin,
nasıl güzel bir inek. Aynı televizyon reklamlarındaki buzağı gibi şirin
suratlı. Tv reklamındaki buzağı aynı bir köpek gibi, hatta bizim köpeğe çok
benzetiyorum onu. Koşması, köşeyi dönerken virajı alamayıp, fren yapışı falan
harika.
Gazetelerde hiç kaçırmadan
okuduğum şeylerin başında karikatürler gelir. Her zaman takip ederim. Bu
ineklerin tren muhabbetleri hiç bitmez. Artık bıktırması lazım değil mi?
Devamlı bir trene bakma, otlanma konusu. Ama bıktırmamayı başarıyorlar. Uçmak
isteyen tavuk, koyun, kurt gibi yeni karakterler ekliyorlar, renklendiriyorlar.
SÜTAŞ bu reklam işini iyi biliyor bence, daha doğrusu hangi reklam ajansıyla
çalışıyorlarsa iyi seçiyorlar.
Televizyonda en sevdiğim program,
reklam programları. İlgiyle izliyorum. Firmaların hedef kitlesi kim, nasıl bir
konumlandırma yapmışlar, ne mesajı vermek istiyorlar. Reklamcılık müthiş bir
yaratıcılık gerektiriyor, firmaların da kendilerini doğru anlatacak mesajları
iyi belirlemeleri gerekiyor. En son Türk Hava Yolları’nın reklamına hayran
kaldım. Çok çok iyi düşünülmüş. Reklam boyunca THY’ye ait bir reklam olduğunu
anlamadım, hatta Turkcell zannettim, hani onlar yurdumuzun dört bir yanından
çeşitli müzik aletleri çalan vatandaşlarımızın oynadığı bir kaç reklam
yapmışlardı ya. Bu sefer sınırları aştık mesajı mı veriyorlar acaba diye
düşündüm. İzlemesi çok keyifli bir reklam filmi olmuş. Mesaj ise tartışılır.
Yakında P&G’nin
İngilizce hazırladığı “Home Made Simple” sitesinden bahsetmek istiyorum. Ben bu
reklam amaçlı siteden çok fazla esinleniyorum.
Yorumlar